guncel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
guncel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Aralık 2017 Cumartesi

Romanya Milli Günü -5 Aralık 2017-Yılmaz parlar

POSTA KUTUSUPosta Kutusu

POSTA KUTUSUPosta Kutusu

Romanya Milli Günü 

Romanya Milli Gününde, İstanbul Baş konsolosluğu, 5 Aralık 2017 Salı akşamı Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda Resepsiyon verdi. Resepsiyon sonrası, Romanya Gençlik Orkesterası davetlilerie mükemmel klasik müzik konseri verdi.

İstanbul Baş konsolosluğu, Dimitrie Cantemir Romen Kültür Merkezi, “Romanya Gençliği - Ulusal Sanat Merkezi” ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi işbirliği içinde görkemli bir şekilde Milli Gününü kutladı.
Konser öncesi iki ülke Milli marşları çalındı. Romanya İstanbul Başkonsolosu- Adriana Ciamba Milli gün hakkında kısa bir konuşma yaptı. Dimitrie Cantemir Romen Kültür Merkezi Müdürü Nadia Tunsu Romanya Gençlik Orkesterası ile ilgili bilgileri verdi. Konuşmalar Şeila Suliman tarafından tercüme edildi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin himayesi altında bulunan Cemal Reşit Rey Konser Salonu, Romanya Milli Günü’nü kutlamaları için düzenlenen konserlere üçüncü yıl ev sahipliği yaptı.  

Romanya’nın ünlü orkestra şefi, Cristian Mandeal’in müzik önderliğinde ve genç solist kemancı İoana Goicea’nın katılımları ile, Romanya Gençlik Orkesterası sahne aldı.
Konser programında, Romen eserlerinin yanı sıra evrensel kompozisyonların eserleride yer aldı.
Program eserleri; Gioacchino Rossini - Sevil Berberi Uvertürü; Ciprian Porumbescu - Keman ve Orkestra için kompozisyonu; Antonín Dvoøák - Slav Dansı, Op. 46, no. 8; George Enescu - Romen Rapsodisi, Op. 11, no. 2, Re Major; Johannes Brahms - Macar Dansı,  no. 5; Camille Saint-Saëns - Introduction ve Rondo Capriccioso, Op. 28; Aram Khachaturian - Spartacus Balesi’nden Adagio; Sabin Pautza - Rus Medley/ Karışık; Johann Strauss - İmparator Valsı.

Romanya Gençlik Orkesterası hakkında, Konsolos yetkililerince verilen bilgilere göre;
Romanya bestecisi Enescu’nun ruhunu ve Avrupa geleneğini taşıyan - Romanya Gençlik Orkestrası, “Müzik dünyasının dostları - Serafim Antropov” derneği ve Lanto İletişim'in desteğiyle kemancı Marin Cazacu ve orkestra şefi Cristian Mandeal'in girişimiyle 2008 yılında kurulmuştur. 
Topluluk, kısa sürede ulusal ve uluslararası sahnelerde ünlenmiş ve referans konusu olmuş ülke çapında değerli genç sanatçıları bir araya getirmiştir.
Romanya’daki Athenaeum (Ateneul român), Romen Radyosu ve Bükreş’teki Saray Salonu (Sala Palatuluı) sahnelerinde başarılı konserlerden sonra, 2011 George Enescu Uluslararası Klasik Müzik Festivali'ne katılımlarıyla ve birinci kez düzenlenen "Sergiu Celibidache" Uluslararası Müzik Festivali'nin resmi açılışındaki müzik performansları ile dikkat çekmeye başarmıştır.

Ardından Paris, Strazburg, Roma, Berlin'de önemli uluslararası konserlere imza attılar. Ayrıca, olağanüstü sanatsal özelliklerinin tanınması olarak, Romanya Gençlik Orkestrası 2011 yılında Avrupa Ulusal Gençlik Orkestraları Federasyonu - EFNYO'ya üyesi oldu.
2014 yılından bu yana „Romanya Gençliği” Ulusal Sanat Merkezi, orkestrayı kuran Marin Cazacu tarafından kurumun devralınması ile birlikte Romanya Gençlik Orkestrası'nın aktivitesini yönetir hale geldi.
Romanya Gençlik Orkestrası, keman, viyolonsel, kontrbas, klarnet, trompet, viyola, fagot, trombon, tuba, saksofon, arp, piyano, perküsyon gibi 100'den fazla enstrüman çalan sanatçılardan oluşmaktadır.
Türk bestecisi Cemal Reşit Rey'in adını taşıyan, özellikle klasik müzik için tasarlanan,
Mart 1989 yılnda açılan Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük Konser salonlarından biri olan, 900 kişi civarında kapasitesi ile ve olağanüstü akustiği ile Cemal Reşit Rey Konser Salonu, bir çok konsere, bale ve dans gösterisine ev sahipliği yapmaktadır.

yilmazparlar@yahoo.com

31 Mayıs 2017 Çarşamba

NDS Edebiyat Ödülü 2017-Moskova Defteri-Bahar Aslan-Yılmaz Parlar

POSTA KUTUSUPosta Kutusu

Moskova Defteri


Bu yıl 9’uncusu düzenlenen NDS Edebiyat Ödül Töreni 29 Mayıs 2017 Pazartesi akşamı Fransız Sarayı’nda, Fransa'nın Türkiye Büyükelçisi Ekselansları Charles Fries’nin yüksek himayelerinde ve Fransa’nın İstanbul Başkonsolosu  Bertrand Buchwalter’in katılımıyla gerçekleşti. Törene, Başta Şişli Belediye Başkanı Erdal İnönü eşi Nazlı İnönü olmak üzere siyaset, iş dünyasının önemli isimleri, akedemisyenler, Konsolosluk temsilcileri, Öğretim görevlileri, NDS Dernek üyelerinden oluşan yoğun bir katılım oldu.
Törenin sunumunu Mireille Sadege üstlendi.

Notre-Dame de Sion Fransız Lisesi ile Notre-Dame de Sion'lular Derneği tarafından 2008 yılından itibaren düzenlenen NDS Edebiyat Ödülü Jüri Üyeleri; Tomris Alpay (Jüri Başkanı), Yazgülü Aldoğan, Liz Behmoaras, Emel Kefeli, Arzu Öztürkmen, Mayda Saris, Zeynep Sabuncu, Özlem Yüzak, Mine Haksal.tarafından ödüle layık görülen Moskova Defteri adlı öykü kitabıyla Bahar Aslan 2017 NDS Edebiyat Ödülü'nü kazandı,  

Kitap, Can Yayınları tarafından Ocak 2015'te yayınlandı. Yazar Melisa Kesmez ise Sel Yayınlarından çıkan  Bazen Bahar  adlı romanıyla, Mansiyon Ödülü’ne layık görüldü.

İstanbul Başkonsolosu  Bertrand Buchwalter yaptığı konuşmasında ev sahipliği yapmakdan memnuniyet duyduğu Notre-Dame de Sion Fransız Lisesi edebiyat etkinliği edebiyatın gelişmesine başarının trendinin yükselmesine vesile olduğu anlamda kısa bir konuşma gerçekleştirdi.

 Törende konuşan  Jüri Başkanı Tomris Alpay ödül alan eserler hakkında;   “Bu yıl, NDS Edebiyat Ödülü’nü kazanan Bahar Aslan’ın  Moskova Defteri  adlı eserinde, bir umutla, Moskova’ya inşaat sektöründe çalışmaya giden emekçilerin yaşamlarından kesitleri, Nazım Hikmet şiirlerinin dizelerinde vurgulanan özlem, hasret ve gurbet ellerdeki yalnızlığı, soyut desenler eşliğinde bizlere sunuyor.
Öyküleri birbirleriyle ilişkilendirerek okuduğumuzda, soğuk ve karanlık bu şehirde çaycıdan mühendise, kahramanların acılar, yalnızlık ve hasretle nasıl bir dönüşüm geçirdiklerine şahit oluyoruz.
Hepimize dair, insana dair, kadına dair dudağımızın kenarında, kalbimizin derinliklerinde bazen hüzünlü, bazen mutlu bir tebessüm bırakan, adının da vurguladığı gibi « Bazen Bahar », adlı eseriyle Melisa Kesmez NDS Edebiyat Ödülü ilkeleri kapsamında Mansiyona layık bulunmuştur. Melisa Kesmez, üzerine bir örtü çektiğimiz, başa çıkamadığımız insana dair dertlerimizle bizi yüzleştiriyor, içtenlikle düşündürüyor.”dedi

Bahar Aslan: 1975 yılında İskenderun'da doğdu. ODTÜ Mimarlık Bölümü mezunu. Derin Uyku  adlı öykü kitabı 2003'te yayımlandı. 1993-1999 yılları arasında İzlek dergisinin kurucuları arasında yer aldı.

Melisa Kesmez: Eylül 1980’de İstanbul’da doğdu. Mimar Sinan Üniversitesi’nde Sosyoloji okudu. Bir dönem Londra’da yaşadı. Çeşitli dergi ve gazetelerde yazıları ve söyleşileri yayımlandı. Çeviriler yaptı. İstanbul’da yaşıyor. Ayrıca Sabitfikir dergisinde yazmaktadır.

İlk olarak, 2009 yılı NDS Edebiyat Ödülü'ne  Kalenderiye  romanı ile Gürsel Korat layık görülmüştü.
Şehper Dehlizdeki Kuş adlı öykü kitabıyla Ayşegül Çelik, mansiyon kazanmıştı.
 
2010 yılı NDS Edebiyat Ödülü, Türkçeye çevirisi Yıldız Ademoğlu Atlan tarafından yapılan  Magnus   adlı romanıyla Fransız yazar Sylvie Germain'e verilmişti.

2011 NDS Edebiyat Ödülü'nü Anne, Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler adlı kitabıyla Yalçın Tosun kazanmıştı. Gaye Boralıoğlu  Aksak Ritim adlı kitabıyla mansiyona layık görülmüştü.

2012 NDS Edebiyat Ödülü’nü, Aysel Bora’nın Türkçeye çevirdiği   Savaşları, Kralları ve Filleri Anlat Onlara   adlı romanıyla Mathias Énard kazanmış, Jean-Louis Fournier ise Nereye Gidiyoruz Baba? adlı anlatı kitabıyla mansiyon almıştı.
 
2013 NDS Edebiyat Ödülü’nü  Baba, Oğul ve Kutsal Roman  romanıyla Murat Gülsoy kazanmıştı.

2014 NDS Edebiyat Ödülü’nü Türkçeye çevirisi Ebru Erbaş tarafından yapılan   Kahrolsun Dostoyevski  adlı romanıyla yazar Atiq Rahimi kazanmıştı.
2015 NDS Edebiyat Ödülü'nü Venüs adlı romanıyla Şebnem İşigüzel alırken ve  Musa’nın Uykusu  adlı romanıyla Tuğba Doğan mansiyon kazanmıştı.

2016 NDS Edebiyat Ödülü'nü, Türkçeye çevirisi Ebru Erbaş tarafından yapılan  Yaşayanı Onarmak  adlı romanıyla Maylis de Kerangal almıştı.

yilmazparlar@yahoo.com

18 Mayıs 2017 Perşembe

BARIŞ TUNA-CENNETTE UZUN BİR KIŞ-YILMAZ PARLAR

POSTA KUTUSUPosta Kutusu


CENNETTE UZUN BİR KIŞ 

Terk etmek mi? Terk edilmek mi ? Acı yaşatmek mı ? Acyı çekmek mi ? 

1980 ve 1990’larda Ankara’da geçen acı ve acıyı paylaşmak üzerine yoğunlaşan, Aşk, ayrılık acısı, geleneksel aile yapısı, din-mezhep ayrışmaları, sosyal sınıf çatışması, kapalı kapılar ardında yaşanan cinsel istismarın sonuçlarının hayata yansıması gibi konu zenginliği olan sürükleyici romanın yazarı Barış Tuna lansmanı için seçtiği mekan Kalabalık Restaurant’da romanı kadar keşfedilmeyi hak eden güzellikde idi.

Başarılı yazar Barış Tuna  ilk romanı Düşbilimi’nden 16 yıl sonra yayınlanan, Sinema filminede uyarlanacak olan ikinci romanı Cennette Uzun Bir Kış kitabın lansmanı 16 Mayıs 2017 Kadıköy Yel değirmeni Duatepe sokakda bulunan romanı gibi gizli bahçesi olan Kalabalık Restauran’da gerçekleştirdi.

Barış Tuna ile yaptığımız kısa söyleşide çalışmaların on üç yıl kadar sürdüğünü uzun soluklu nefes aldıkdan sonra içini çekerek söylüyor.

Kutsal aile miti üzerine eleştiriler yaparken kaynağını yıllarca yaptığı gözlemleri, akademik okumaları ve hayattan çektiği anlar oluşturuyor.

Sinemaya uyarlamanın ilk adımı olarak, Görsel dünyasının zenginliğiyle öne çıkan, video art çalışması yapılan, Barış Tuna’nın Cennette Uzun Bir Kış kitabı roman kahramanlarını canlandıran sinema oyuncularıda lansmanda hazır bulundular.

Böylelikle Barış Tuna bir ilk imza atarak, yeni romanı Cennette Uzun Bir Kış'ın sinemagraf tekniğiyle çekilmiş videoları Türkiye'de hatta dünyada inovasyon özelliği taşıyor.

Cennette Uzun Bir Kış’ın Video art çalışması hakkında bilgileri sorduğumuzda Barış Tuna, Murat Tuncalp. videonun editörlüğünü üstlendiğini Çekimlerin Galata'da Georges Hotel ile Alex’ Restoranda yapıldığını, Romanın karakterleri Aslı, Meral, Umut, Serhat ve Babaya hayat veren oyuncular Ece Ertez, Kısmet Ekim Tekinbaş, Anıl Çağlar Tel, Christopher Kunz ve Cadas Ali Cakir olduğunu öğreniyoruz., 
 
Hikayeyi dile getirdiğinde; “Hepsi birbirinden yaralı Aslı, Meral, Umut ve Serhat üzerinde ilerleyen hikaye insan olmanın ve insan olabilmenin birey üzerindeki etkisini kimi zaman gündelik bir dille, kimi zaman edebi bir dille anlatarak cinsel istismar gibi sömürülmeye çok açık bir konuyu irdeliyor. Aşk, ayrılık acısı, geleneksel aile yapısı, din-mezhep ayrışmaları, sosyal sınıf çatışması, kapalı kapılar ardında yaşanan cinsel istismarın sonuçlarının hayata yansıması bu sürükleyici romanda bir araya geliyor.”şeklinde açıklıyor. Kitapda özet baş yazı ise şöyle yer alıyor “Sevmenin acıtmadığı günlerdi, aşkın henüz ağır gelmediği, her sözün, her hareketin "O da beni seviyor"a yorulduğu, umuda teşne günlerdi. (...) Gizemli ülkelerdi görülmek istenen, ama bizimkisiydi asıl çözülmesi istenen gizem. Ertelenen yolculuk muydu yoksa bizler miydik sevgilim, bir türlü çıkılamayan yolculuklar mıydı yoksa kendimiz miydi bir türlü varamadığımız, çok isteyip de gidemeyişimiz seni uçak tuttuğundan mıydı yoksa bize tutulmaktan korktuğundan mıydı?’

‘Geçmişini bu kadar kolay reddetmen belki de çocukluğuna dair tek bir fotoğraf bulunmayışındandı. fotoğrafı çekilmemiş bir çocukluk sadece yaşanmamış değil aynı zamanda değersiz sayılırdı. insanlar neden harıl harıl fotoğraf çekiyordu, yaşamlarını belgelemek, yarına hatıra kalsın diye mi? elbette hayır. yaşadıkları anın ne kadar biricik olduğunu göstermek, her anlarını değerli kılmak, yarına hatıra kalacak kıymette bir hayat sürdüklerini kendilerine ispatlamak için fotoğraf biriktiriyordu.”

Özenli dili, derinlemesine karakter tahlilleriyle öne çıkan romanda aşk acısı ve aşk için nelerden vazgeçilebileceği sert bir dille anlatılırken, okuyan herkesin hayatından bir parça yakalaması sağlanmış. Yaşadıklarından hiçbir zaman pişmanlık duymayan dört insanı hareketli, metaforik ve akıcı bir dille anlatan Tuna, kullandığı dil ile alt kültür edebiyatında yeni bir soluk.

Gelelim Kalabalık Restaurant’da… Bahsetmeden geçmek haksızlık olur. İşletme ve Sahbi İş kadını Sevim Büyükakıncığlu’nun iki yardımcı bayan bir erkek ekibi var. Hepsi birden Mutfakda.. Hepsi birden hizmetde… Sevecen ve  samimiler.. İşlerini büyük bir çoşku içinde icra ediyorlar. Her şey son derece profesyonelce, yemeklerin lezzetine çeşidine gelince; Birbirinden nefis, unutulmayacak tatlardalar. Balık içerikli mezeler.. Yunan Ermeni mutfağı özelliği taşısada hepsi farklı. Hergün gitseniz farklı çeşit bulabileceğiniz bir rastaurant. Midyeli pilav, balıklı çerkez tavuk, balıklı müjver, balık içerikli zeytinyağlı dolma, vs. kolay kolay hiçbir yerde bulamıyacağınız çeşitler. Ayrıca son derece uygun fiyatlı.

Lansmana birde Türk sanat müziği ses sanatcısı Ayşe Nur Yağız’a Ud –Kanunla eşlik eden iki bayanın mini konseride eklersek, Lansman dahada bütünlük kazandı.

yilmazparlar@yahoo.com